Özel Eğitimde Taklit Krizi
Özel eğitim sınıflarında çocukların gelişimi değil, taklit yoluyla bozulması gündemde! Aynı ortamda eğitilen farklı tanı grupları, yanlış eğitim politikaları ve yetersiz denetimler; hem çocukları hem ailelerin emeğini heba ediyor. Devletin sağladığı ödenekler verimli kullanılıyor mu, yoksa vicdanlar susturulup çıkarlar mı konuşuyor?
18/06/2025 01:50 | Son Güncelleme : 20/06/2025 18:44 | Ali ERTURAN
-i6851f285084ec-1000x563.png)
“Üzüm üzüme baka baka kararır” der atalarımız. Bu söz, özellikle özel eğitime ihtiyaç duyan çocuklar için sadece bir benzetme değil, yaşamın tam içinden bir gerçektir. Bu çocuklar gördükleri her şeyi ayırt etmeksizin taklit ederler. Gördükleri iyi bir davranışsa onu öğrenirler, ancak kötü bir davranışla karşılaştıklarında aynı hızla onu da içselleştirirler. Bu nedenle, özel eğitim alan çocukların kimlerle aynı ortamda eğitim aldığı, kiminle vakit geçirdiği hayati öneme sahiptir...
Ne yazık ki bugün birçok özel eğitim sınıfı, okulu ya da rehabilitasyon merkezi bu kritik gerçeği göz ardı etmektedir. Ağır tanılı, hafif tanılı, konuşma bozukluğu olan, otizm spektrumunda yer alan ya da zihinsel gelişim geriliği farklı düzeylerde olan çocuklar, çoğu zaman hiçbir ayrım yapılmaksızın aynı sınıfa konulmaktadır. Eğitim almak için gelen bir çocuk, diğerinin kriz davranışlarını ya da uygunsuz hareketlerini taklit etmeye başlayınca, ailelerin aylar süren çabası bir anda boşa çıkabilmektedir.
Her çocuk özeldir ama özel eğitim öğrencileri daha özel bir anlayışı, sabrı ve uzmanlığı gerektirir. Aynı tanıya sahip iki çocuğun bile ihtiyaçları birbirinden tamamen farklıyken, mevcut sistemde birçok çocuk aynı yöntemle eğitilmeye çalışılmakta, bireysel analizler yeterince yapılmamaktadır. Bu da özel eğitimde büyük bir verimsizliğe yol açmaktadır. Aileler boşa kürek çekiyor, çocuklar gelişim gösteremiyor.
Devlet, sınırlı da olsa özel eğitim alan çocukların ailelerine destek olmaktadır. Evde bakım maaşı gibi yardımlarla ailelerin yükü hafifletilmeye çalışılmaktadır. Ancak iş eğitime geldiğinde tablo değişmektedir. Özel eğitim kurumlarının önemli bir bölümü, çocuğun gelişiminden çok alacakları ücretle ilgilenmektedir. Çocuk ilerliyor mu, eğitim gerçekten işe yarıyor mu, sorularının çoğu zaman cevabı yoktur. Çünkü odak noktası çocuk değil, devletten alınan ödenektir.
Bu noktada önemli bir öneri, kamuoyu nezdinde daha fazla desteklenmelidir: Gelişim göstermeyen çocuklar için özel eğitim kurumlarına yapılan devlet ödemeleri, belirli periyotlarla denetlenmeli, somut ilerleme gözlemlenmeyen durumlarda bu ödemeler geri tahsil edilmelidir. Bu sistem, hem kamu zararını önleyecek hem de özel eğitim kurumlarını daha nitelikli eğitim vermeye zorlayacaktır.
Öte yandan, özel eğitim kurumları ne kadar denetleniyor sorusunun cevabı çoğu zaman belirsizdir. Denetim varsa da daha çok evrak üzerinden yapılmakta, öğrencinin gerçekten eğitim alıp almadığı, eğitim sürecinin çocuğa uygun olup olmadığı çoğu zaman göz ardı edilmektedir. Eğitim süreci yerinde gözlemlenmeli, çocukların bireysel gelişim çizelgeleri düzenli olarak incelenmelidir.
Bu alanda görev yapan eğitimcilerin niteliği de büyük önem taşır. Her diplomalı kişi özel eğitim öğretmeni değildir. Bu iş ciddi bir vicdan, sabır ve profesyonellik gerektirir. Ne yazık ki bazı kurumlarda etik dışı davranışlar sergileyen, bağımlılık problemi olan veya pedagojik formasyonu yetersiz kişilerin de bu alanda görev yaptığına tanık olunmaktadır. Özel eğitim öğretmenliğini sadece bir meslek değil, bir vicdan görevi olarak gören öğretmen sayısı çok azdır. Bu alandaki idealist öğretmenler bir elin parmakları kadar azdır ve onlara denk gelmek ne yazık ki tamamen şansa kalmıştır.
Unutulmamalıdır ki özel eğitim öğrencileri davranışlarını büyük oranda çevreden öğrenir. Onlara ne gösterirseniz, onu taklit ederler. Her gün dört-beş saat boyunca kriz davranışı gösteren bir başka çocukla aynı ortamda kalmak, çoğu zaman eğitim değil, yeni bir travma anlamına gelir. Sağlıklı bir birey bile uzun süre akıl sağlığı yerinde olmayan bireylerle bir arada kaldığında onların davranışlarını sergilemeye başlarken, gelişim çağındaki özel eğitim çocuklarının bundan etkilenmemesi mümkün değildir.
Bu nedenle, çocuklarımız iyiyi görmeli ki iyiyi taklit etsin. Onlara iyi örnekler sunmalı, doğru eğitimi vermeli, uygun ortamları sağlamalıyız. Bu hem ailelerin hem öğretmenlerin hem de devletin ortak sorumluluğudur. Özellikle Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu alanda daha sıkı denetim mekanizmaları kurması, eğitim kurumlarının sadece evrak üzerinden değil, sahadan denetlenmesi büyük önem taşımaktadır. Kurumlara sağlanan destek, ancak çocuğun gelişimiyle doğru orantılı olduğunda bu alan gerçek anlamda ilerleme kaydedebilir.
Konu sıradan bir eğitim meselesi değil, toplumun en kırılgan bireylerinin hayata tutunma çabasıdır. Aileler zaten yorgun, sistem ise çoğu zaman umursamaz. Bu yükü hafifletmek devletin, denetlemek yetkililerin, vicdanla çalışmak ise eğitimcilerin sorumluluğudur. Eğitim hakkı, her çocuğun en temel hakkıdır ve bu hak, başkalarının çıkarına kurban edilemez... 18.06.2025
Sevgiyle Kalın
Dedekif Gazeteci / Ali ERTURAN
dedektifgazeteci@gmail.com






Bunlar da ilginizi çekebilir
Deprem Gerçeği Kapımıza Dayanmışken Ortaca Belediyesi Depreme Ne Kadar Hazır?
Ege Denizi'nde meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki depremin ardından gözler bir kez daha yerel yönetimlerin afet hazırlığına çevrildi. Ortaca’da vatandaşlar geceyi korkuyla geçirirken, asıl sorulması gereken soru şu: Belediyenin elinde gerçek bir kriz planı var mı?
1 hafta önceFerdi Başkan’a Türkiye Sahip Çıktı, Ortaca Belediyesi Neden Sessiz Kaldı?
Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’in ani vefatı, sadece bir kentin değil, tüm Türkiye’nin yüreğini dağladı. Elektrik çarpması sonucu hayatını kaybeden Ferdi Başkan’ın ardından, tanıyan tanımayan herkesin gözleri doldu, yüreği burkuldu.
1 hafta önceDevlet Neden Var? 8 Yıldır Trafonun Dibinde Yatan Hicran Öztürk’e Kim El Uzatacak?
İzmir’in göbeğinde, bir hastanenin tam karşısında… Sekiz yıldır bir trafo dibinde yaşayan Hicran Öztürk, kimliksiz, sahipsiz ve yardımsız. Ne valilik gördü, ne belediye el uzattı. Ayağında platin, yanında bez… Devlet neden var sorusu, bu kadının dramında yankılanıyor.
6 gün önce